Sunday, September 27, 2009

Dusler Liginde Galatasaray

Galatasaray sezona beklentilerin uzerinde baslayinca bir anda bir UEFA Kupasi ve acaba sorulari dogmaya basladigini seziyorum.. Pesinen soyleyim Galatasaray bu sene UEFA Kupasini kazanamaz, neden kazanamaz ile ilgili en az 10 sebebi hemen listeleyebiliriz ancak bunun birinci maddesi benim icin herzaman istikrar ve surdurulebilinir basaridir. Sadece bu madde yuzunden bu yil kurulan ve yeni bir teknik kadro ile bir olusuma baslayan takimin UEFA Ligin'de birinci senesinde kupaya ulasmasini etik ve dusuncesel anlamda dogruda bulmuyorum.

Bu konuda gectigimiz gunlerde Sn.Ugur Meleke'nin guzel bir yazisida mevcut idi okumayanlar icin oneririm.

Gectigimiz yillarda Sampiyonlar Liginde basarili olan Fenerbahce taraftari arkadaslarima bircok kere surdurulebilir basarinin ne kadar onemli olduguna dair vaazlarim olduysada bana herzaman adam sende diyen arkadaslara ithafimdir. Bu arada not aldim onumuzdeki gunlerde Sampiyonlar Ligi ve UEFA Kupasinda zafere ulasan takimlarin kac yildir teknik adamlariyla bu noktaya geldikleri konusunda bir veri arastirmasi yapacagim. Eger bu konuda daha once yapilan bir calisma var ise post edilirse seve seve paylasirim.

Bastaki soruya konuyu baglarsak Galatasaray'in bu sene UEFA Liginde gidebilecegi en ust noktaya kadar gideceginden bir suphem yok ancak yeni bir kupa zaferini 2011-2012 yillari icin on gormekte fayda var.

Guiza

Dun aksam maci izlerken surekli sunu dusundum Fenerbahce'nin dunku kadrosundan Daniel Guiza'yi cikarsak ve yerine Shabani Nonda'yi koysak... Acaba Fenerbahce'deki Nonda Galatsaraydaki Guiza'dan daha cok atarmi atamazmi ?...

Kadroya gore kurgumu yoksa kurguya gore topcumu? Bilemedim...

Total Futbol ve Galatasaray

Bu sene Galatasaray'in saha dizilisi bircok hipoteze ve teze konu olacak gibi gozukuyor, su ana kadar yok efendim dise kovuga dokunur bir takimla oynamadilardan baslayip ligin 7.haftasina kadar ulasan bir suru deli sacmasi yorumu ilgi ile takip ediyor ve guluyorum.

Birkere insanlarin bu yorumlari yapmadan once bir iki noktayi iyi analizleyip, irdeleyip yazmasi gerektigini dusunuyorum.. Buradan Galatasaray uzerinden farkli konulara acilimlar yapmakta mumkun olacaktir. Gecen haftasonu izledigim Manchester derbisi ile futbolun istenirse ne kadar guzel bir oyun olabilecegini birkez daha hatirlamis olmanin zevki icersinde bir hafta boyunca neden surekli dizilisleri, taktiksel kuramlari tartisip zaman yitirdigimizi kendime sorup duruyorum. Iyi bir futbol izleyicisi olarak hasbel kader bircok ulkede iyi/kotu bircok mac izledim acikca soylemek gerekirse taktiksel dizilisler ve rakamlar sadece Football Manager oynarken ilgimi cekiyor onun haricinde mac izlerken bunlari kesinlikle dusunmuyor ve hatta ilgimi dahi cekmiyor.. Ben macin temposuna pozisyon ve gorsel zenginligine bakarim bu yuzden mesela Lucescu'nun takimini izlemek bana zevk vermez, Italyan futbolunda mac secerim ve genelde kisitli zamanim oldugundan Premier League veya La Liga'da mac izlemeyi yeglerim, mudafaya bakarken takimin saha icersindeki alan kaplamasi ve takimsal mudafaya bakarim ama bol gormeyi tercih ederim.. Bu konuda benimle hem fikir olmayan insanlara da deli gozuyle bakmayi yeglerim.

Tum bu sebepler sonucunda bu sene ligimizde istikrarli olarak bize pozisyon zenginligi yasatan Galatasaray maclarini izlemek mi keyifli yoksa defansin ortasinda Gokhan Zan'mi oynar yoksa Emre Gungor' mu diye baslayan ve sonrasinda ileride Arda-Elano-Kewell-Baros ile oynamak deliliktir vs gibi hipotezler ureten futbol estetigi yoksunu yorum kaygilarimiz mi?

Saturday, September 19, 2009

Figuranlar Ligi



Hazir gurbet ellerde bol bol zamanimiz var hemde almancamiza katkisi olur diyerek bulundugumuz ulkenin spor platformuna uye olup sampiyonlar liginde ayni anda tum maclari izleme sansini elde edince kendini bugday ambarinda bulmus ac tavuk edasiyla sali gunu TV'nin karsisina gecen bendeniz, BJK-MUtd macinin 70.dksinda sizip kalarak gecen sene Galatasaray'in deplasman maclarinda ilk yariyi uyuyarak gecirme aliskanligimi bir kademe daha oteye tasimis oldum. Aslinda uyumamak icin bir dizi onlem paketleri hazirlamistim ancak evdeki hesap carsiya uymayarak 54dk hem internet basinda hemde kulagimda telefon ile FC.Zurich sampiyonlar ligi kombine bilet paketine ulasmaya haiz olamayarak makus kaderimi hazirlamistim. Gelecek takimlar R.Madrid, Milan ve Marsilya olunca futbolun 'f' sine ilgi duymayan sehir yasayanlari ne olduysa fanatik kesili vermislerdi. Bendeniz gibi futbol hastalari bu konuya acaip tav olup bir anda maci stadyumda izleme hazimiza dem vurunca 450 franka satilan 3lu paket biletleri 1500 franka satmayi bekleyen karaborsaci ekibide mac gunu buldugu paraya biletleri sallamaya bakar duruma gecti. Yinede hirs yaptigimdan maci yerinde gidip izlemedim cunku bir yandanda sezonluk kombine sahibi 5-6bin civarindaki cefakar FC.Zurich taraftari icin, futbolun amator ruhu icin bir sovalyelik yapasim gelmisti. Futbol ligi kalitesi bizim Bank Asya Liginden bile 3 gomlek uzak olan Axpo Ligin'deki abuk sabuk maclari izlemek adina sezon basinda kombine alan bu cefakar taraftarlarin kombineleride gelecek takimlarin isimleri belirlendikten sonra ne hikmetse Sampiyonlar Ligi maclarinda gecerli olmuyor ve kulup yoneticilerinin gozlerini para burudugunden ek kombine cikartip bunlari o cefakar taraftarlarada satarak bir ek kaynak yaratiyorlardi.. Bu konuya ve karaborsa bilete daha sonra ayri bir parantez acacagimi belirterek isin ozune donmeye su noktada karar veriyorum.

M.Platini'nin onderligindeki girisimler ile Sampiyonlar Ligi'nin devler arenasi formatini figuranlarada acma istegi karsisinda olusturulan yeni format ile uzerine para verseniz izlemeye zaman ayirmayacagim APOEL, Debrecen, Maccabi, Zurich, Unirea, Standart gibi takimlar bir anda kendilerini bu ligde bularak ekonomik anlamda bir IMF paketi tadinda gelecek ek kaynaga ellerini kavusturmak haricinde ortaya futbol adina birsey koyma kararliliginda olmadiklarini (Standart ilk 15dk haric, ve Zurich 60-70dk arasi) ilk maclarda bizlere gosterirken benimde gunun yorgunlugu ile aciga cikan uykumun onlenemez yukseligi Scholes'un golunu izlememe engel teskil etti.

Carsambanin gelisi zaten saliydan belliydi ama yinede bir Inter-Barcelona beklentisi icersinde olan ve kayitli Barcelona kulup uyesi olan bendeniz bu macin ilk 15dk sonrasinda umidini kaybederek Bokdan'in Turkiyesini izlemek uzere baska kanallara zap yapmak durumunda kaldi. Ilk maclar sonucunda lokal platforma yapmis oldugum yatirim icin kendime sover durumdayim cunku ileriki grup maclari icin icime dogan bir isik yok, ayni zamanda bu yatirimla dil ogrenme istegimizinde gerceklesmeyecegini anladik cunku mac yayinlari ulkesindeki spikerin aktarimi ile verildiginden bizim zevzek spikerin Ibrahim Uzulmez'in onunde ceketinin sadece onunu iliklemesi gerektigini bildiren cumlesi sonucunda maci sessiz izlemeye gecmeme sebep olmustur. Burda sakin I.Uzulmezi takdir etmedigim ortaya cikmasin ama ortasahada gecen bir top ile kurulan cumlenin kel alakasi beni bu sonuca itmistir.

Sonuc olarak UEFA Kupasini yeni formatta "Dusler Ligi" altinda bize pazarlamaya calisan UEFA Baskanina ve yonetimine bir katkim olsun yeni sampiyonlar ligi icin "Figuranlar Ligi" pazarlama yontemi cuk oturacaktir.





Friday, September 18, 2009

Siparis uzerine....

Blogumu takip eden degerli bir okurumdan (zaten tahminim su anda sadece bir okurum var) gelen talep dogrultusunda M.Denizli ve F.Terim analizi yapmam istenmis detayli analizleri severim ama su siralar o kadar salak sacma islerle ugrasiyorum ki tam layiki ile bir analiz olamayacagindan birkac gunluk af istiyorum. Ancak Bosna-Hersek macindaki F.Terim'in yuzunu ve Cumartesi gunku derbide M.Denizli'nin durusunu gordukten sonra son bir haftadir yazip yazmamak konusunda icim icimi kemiriyor...

Once M.Denizli'den baslamak istiyorum cunku icim icimi kemiriyor, derbideki durusu ve yuzu 1 haftadir aklimdan cikmiyor... Benim cocuklugum onun %51'leri ile dolu oldugundan ve tuttugum takim ile Avrupa'da bir yari final oynamisligindan oturu rakip takimlari calistirmis olsada herzaman sempati ile baktigim bir insandir, belki memleket konusundan da ihtimas geciyor olabilirim, yada su anda yasadigim ulkenin o zaman icin en prestijli takimina deplasmanda 3-0 kaybettikten sonra Istanbul'da 5 atariz deyip yaptigi icinde ayri bir sempatim olmus olabilir, bilemiyorum...Bence M.Denizli bu sene BJK'yi kesinlikle tekrar calistirmak istemiyordu ve beynen kendisini bu yonde hazirlamisti (sezon sonundaki aciklamalari vs.) dolayisi ile bence hala kafasi tam olarak bu seneye konsantre degil. Gecen sene kaybedilen puanlar sonrasinda bile gulen yuzuyle ve aciklamalariyla cok farkli bir sinerji yaratan adam gitmis mac sonunda resmen dokunsan aglayacak duruma gelen, cokmus, gozleri dolu bir M.Denizli gormek acikcasi bir Turk futbol severi olarak hosuma gitmedi. Ozellikle Galatasaray'in ikinci golunden sonraki yuzunu ve yikilmisligini o gunden beri aklimdan cikaramiyorum. Denizli'nin sampiyonluk formulasyonu ile ilgili Sn. Meleke super bir analiz yapmis ilgilenenler ve okumayanlar linkten takip edebilirler, bende bu sezon ligin 80'li puanlara ulasacagini ongordugumden sampiyonluk konusunda Besiktas'i pek iddiali bulmadigimi eklemek istiyorum.

Ancak, MUtd macinda gercek M.Denizli profilini gordugumude belirtmeden gecmeyecegim dolayisi ile hocam %51'lerde olmasada sezon boyunca suprizleri ile bizi sasirtmaya devam edecektir tabi yonetim ve BJK tribunleri sabir gosterebilirlerse...!

Fatih Terim konusunu baska yaziya saklayalim cunku o konuda ayri birkac paragrafa ihtiyacim var ve bu yazi yeterince uzun oldu :)

Monday, September 7, 2009

Bosna-Hersek Maci

Estonya ile oynadigimiz mac ile ilgili herhangi bir teknik taktik analiz yapma niyetinde degilim, zaten ulkemde bu konulari teknik direktorlerden daha cok bilen birkac milyon adam var. Ben sadece izledigim milli takimi ve mac sonunda Sn.Fatih Terim'in mimikleri ve vucut diline bakarak bu maci alacagimizi dusunuyorum... Nerden cikardin? kardesim kahinmisin diye dusunenleriniz olmustur eminim. Isim nedeniyle vucut dili olarak tabir ettigimiz ve olaylar karsisinda insanin verdigi tepkileri gozlemlemek ozel ilgi alanima girmektedir, ayni zamanda Fatih Terim'in iyi bir gozlemcisiyim son 15 yildir nedenini merak eden varsa hocanin bazi yaklasimlarini ve soylemlerini futbol disi hayatimda hep ornek teskil etmis olmam vardir... Bu ulkede cok seveni yaninda bir o kadar da nefret eden ve tepki gosteren insan oldugunu biliyorum ama zaten o kesim benim hayat tarzimda hicbir zaman hedef kitle teskil etmemistir buda ayri bir yazi konusu olabilir ileride.

Neyse analizime geri doneyim, Euro08 deki beyaz gomlek tekrar geri cikmis, gollerden sonraki tepkileri ve oyuna bakis acisi.. mactan sonraki demeci ve kazanamazsak Bosna'yi tebrik etmemiz gerekir soylemi sonucunda carsamba gunku galibiyete guvenim tam. Ancak futbol bu hakli cikmayada bilirim, o zaman tarihinde ilk kez dunya kupasina gitme sansi yakalayan rakibimizi gonulden alkislayip, ilk basvuru sonucumda onaylanan 2010 dunya kupasi follow my team biletlerim icin bir soguk su icecegim.

Saturday, September 5, 2009

FrankRijkard



B.E- Siz de total futbol okulunun, hücum futbolu okulunun takipçilerinden sayılırsınız. Sacchi ve Cruyff'tan kalma bir miras gibi bu. Ama her yeni takım yeni bir oluşum demek. Siz hangisini tercih edersiniz genelde? Takımın yapısına göre bir taktik mi, taktiğe göre bir takım mı?


F.R- Evet, ben hücum futbolu ekolündenim. Ama günümüz futbolunda atak yapmayı seven her takımın ortaya önce iyi bir organizasyon şeması koyması gerekiyor. Artık sadece atak oynamak çok tehlikeli olabiliyor. Onun yerine organize bir takım olmak daha önemli. Futbolda tabii ki öncelikli olan kazanmak. Ama taraftarlar sadece kazanmak istemez, iyi futbol da görmek ister. Takımlarına bir kimlik atfetmek ister. Sahada gurur duyacakları bir yapı olsun ister. Bu da genelde iyi oynayan takımların başarabileceği bir şeydir. Burası bence çok önemli. Tabii ki körü körüne bir hücum takımından bahsetmiyorum. Organize bir oyun planından bahsediyorum. Teknik kapasitesi yüksek, uyumlu, organizasyonu sağlam bir takım yaratmak. Tıpkı Ajax, Milan ve Barcelona gibi. Futbol tarihine baktığınızda pek çok kupa kazanmış takım vardır. Ama aralarından sadece iyi futbol oynayanlar akılda kalır. Sıkıcı ve renksiz oyunla kazananlar tarihe yazılır ama hafızalara yazılmaz. Bu oyunun güzelliğini ortaya çıkarmak gerek. Bu da ancak iyi bir planlamayla olur.

++

TFF'nun dergisi olan TamSaha'nin 59.sayisindaki Frank Rijkarla yapilan soylesiden aldim, okudugumdan beri hafizalarima kazinan takimlari dusundum en eski anim 82 Avrupa Kupasi finali Italya-Almanya takibinde 94 Feldkamp'in Galatasaray'i, 2000 Fatih Terim Galatasaray'i, G.Milne'nin bir, iki, uc gol yetmez Besiktas'i, Gecen senenin Barcelona'si, F.Rijkard'in Barcelona'si aslinda siralarken sansli oldugumuzu dusundum.. Son 15 senede bayagi iyi takimlar hafizalarda kalmis....

Bu paragraftaki hucum futbolu'nun tarifine ve bunun icin bir organizasyon gerekliligine vurguya dikkat lutfen!!



Tuesday, September 1, 2009

Gecmise Goturen Esinti....

Beni yillar oncesine,  Euro 88'de V.Basten'in Dasayev'e attigi gole goturen an...




Kare Asi (Haftanin Notlari #1)


Bu sezonun onemli transferleri olarak gordugum Kaka, Robben, C.Ronaldo, Ibrahimovic yeni takimlariyla ciktiklari ilk lig maclarinda golle bulustular... Bu haftanin notlari arasina eklemekte fayda var....


Sezonun ilk firesi...


Ligimizin bir klasigi halini alan 3 macta teknik direktor degistirme sezonuda Denizlispor'un Erhan Altin'in gorevine son vermesiyle basladi. Ilk 4 haftada Fenerbahce, Galatasaray(D), Sivasspor, Kayserispor(D) fiksturu olan ve gectigimiz iki sezondur surekli dusme potasindan son anda yirtan Denizlispor acaba lige sampiyonluk paralosi ile falan girmisti de biz mi bi haberdik ??. Ertelenen Sivasspor maci oynanmis olsa belkide mevcut form durumu goz onune alindiginda ic sahadaki sonuc Erhan Hoca'ya biraz zaman kazandirabilirdi ama diger 3 macta Denizlispor'dan kat kat ustun olan takimlara karsi alinan sifir puan sampiyonluk hedeflerinden sapmaya yol acmis olabilir (!)

Laz Akli


Futbol ile ilgili bircok blogu takip ediyorum, inanilmaz guzel yazilar ve paylasimlar sonucu bende en buyuk hobim olan bu spor ile ilgili birseyler karalama istegi duyunca blogu olusturdum, yazdigim ilk yazi Trabzonspor ile ilgiliydi fakat burda paylasima gecemedi... O gunlerin konusu Trabzonspor'un teknik direktor olarak Samet Aybaba ile anlastigini aciklamasi ve bunu takip eden yonetim ve taraftar baskilari sonucu geri adim atilmasiydi..

Bende kendi kendime onun uzerinde oyuncu transferi yaparak baslanmis bir sezonda son 3 haftaya kadar sampiyonluk sansini tasiyan bir takimin taraftar baskisindan Ersun Yanal'in arkasinda artik duramayiz bahanesiyle idare degisikligine giden bir baskanin ne akla hizmet ile Samet Aybaba ile anlasabildiklerini acikladiklarini sorup duruyordum.. Ilk dort haftaya bakip takimin havasini degerlendirince o tuhaf karariniz bile Broos seciminden iyimis diyorum.

Bu kadar futbol ile alakali adamin oldugu bir sehirde eksik ve zayiflarin tespit edilemeyip gereksiz yerlere gereksiz adamlarin dolduruldugu, takimdaki kanserlerin temizlenmedigi ve ikinci sinif futbolcular ile buyuk hedeflerin konusuldugu bir ortamda insan sadece Laz akli diyerek susuyor...

Yeni sezon yeni umutlar

Turkcell Super Lig'in baslamasi ile icimdeki mutlulugun tarifi yok, 4'uncu haftanin da sonuna geldik icimizdeki futbol kurakligida yeni yeni son buluyor. Bir yandan annemizin ligi bir yandan premier league, bundesliga, ve la liga... Haftasonlarim senlenmis durumda!!! Son gunlerde digiturk antenim sinyal aliminda guclukler cikarsada tum alternatif yollardan yogun mac izleme trafigime devam ediyorum.

Cumartesi aksami uydu antenimin guzelliginden ceken 10 kanal icersinde yer alan Lyon-Nancy macindaki tempo ve futbol sebebiyle bu sene Fransa Ligi'ne ayri bir ilgi gostermem gerektigi kanisina vardim.. Yakinda bu lig ile ilgili analizlerede bu kendi kendini tatmin blogunda yer verme dusuncesi icersindeyim.

Ah birde Italya Ligi'nin naklen yayin sorunlari cozulse bu kis benden mutlu kimse olmayacaktir. Kanal 24 bu isi gercekten guzel yapiyordu, keske baska kanallar bu ise hic sulanmasaydi demeden gecemeyecegim.

Sampiyonlar Liginde yasadigim sehrin takimi guzel bir gruba denk geldi, burdan cikmalari hayal dolayisi ile 3 mac ile yetinmek zorundayiz ama yinede canli izleyecegimiz takimlarin Real Madrid, Marsilya ve Milan olmasi oldukca keyif verici.. Maclar ile ilgili izlenimlerimide burada paylasmaktan mutluluk duyacagim. Ilk yazim boyle daldan dala oldu ama ilerleyenlerle birlikte daha spesifik konularda biseyler karalamaya calisacagim..

Iyi eglenceler ve iyi sezonlar...